19 Aralık 2009 Cumartesi

Bir Bakışta Viyana

Sevgili günlük,


Seni unuttum sanma.. bildiğin canlı kanlı defter ve kalem ile aldatıyorum seni. üşeniyorum seni açıp yazmaya; kağıda kaleme sarılıp geceleri yazıyorum burdaki gözlemleri anıları.defterim biter 1 2 aya kadar sanırım, sana dönerim o zaman yine yeni yeniden.


senden uzaktayken çok şey değişti. çok yer gezdim, bir çok şey öğrendim, kendimi keşfe çıktım sonra boşverdim, hepten boşverdim. buhranlara girdim. bir koltukta 15 karpuz taşımaya çalıştım, mahvettim. şimdiye kadar hayal ettiklerim, planladıklarım ile yaptıklarıma bakıyorum. Eh az buçuk ucundan köşesinden almanca'da dikiş tutturdum gibi. (o da yalan) Erasmusçuların alayı ingilizce konuşuyor, Avusturya'lıların da almancasından bi sikim anlaşılmıyor hep farklı ağızla, diyalekt ile ve çok hızlı konuşuyorlar. Grüss Gott, Servus gibi selamlaşma sözcükleri var. Bayern bölgesinde de var sanırım bu. Tanrı'ye inanmayan bir insana Grüss Gott demek düşüncesizlik olur deyu düşündüğümden ben onun yerine Guten Tag yahut Hallo'yu tercih ediyore. alman arkadaşlar edindim; Avusturya'lılardan daha sıcaklar. "Deutschland" kelimesinin inanılmaz bir heybeti var gözümde bilemiyorum neden. Avusturya çok tırt, böyle alaman olamadığı icin onlara kin besleyen sevmeyen insanlar gibi geliyorlar. elbette genelleyemem ama genel izlenim o yönde.


Deutschland lan! ne kadar taşaklı ada bak! bi de bu dandik heriflere bak. Habsburgluymuş, sıçayım ağzınıza. Güya bana Avusturyalıyım alaman değilim, Alman almancası konuşmam deyorlar. konuştuğun dil ne? "Deutsch" almansın lan işte (dünyanın en yüzeysel adamı) ha bi de baban nereliyse memleketin de orası var, o mevzuya hiç girmeyelim.


nerden başlayayım bilemedim. 2 ay olacak buraya geleli neredeyse. ilk ayım partiler ve komşu ülkeleri gezmek ile geçti. ikinci ayımda almanca'ya ağırlık verdim ve ortada hala bitirme tezime dair bir şey yok :D o da üçüncü ayda inşallah ahaha her allah'ın günü parti parti olmuyor. parti kavramı anlamını yitiriyor; içip içip halka oluşturup dans ettiğin milleti kestiğin "aha şunun kafası güzel la yumulun olum" diye çevrendekileri provoke ettiğin bir etkinlik oluyor. gastrit başlangıcı tespiti konduktan sonraerasmus'a gelmek kadar boktan durum yok. eskiden midem yanardı "ulan çok içtim ondan" der kurtulurdum. şimdi durum daha vahim geliyor, midem delinip alkol içime içime akacak deyu düşünüpduru.


o değil de binlerce şey geliyor aklıma ne yazacağımı şaşırıyorum. diğer günlüğüme yazdıklarım aklıma geliyor ahahah "alman kızlarındaki bıyık sorunsalı" gibisinden. ulan allahıma badem yağı süresim geliyor lan! kızsınız olum siz, bıyık dediğin "anaanne"de "bibi"de olur. çoğu kendine bakmıyor, giyim kuşamı pek takmıyorlar 3-4 fix kıyafetleri var değiştirip değiştirip giyiyorlar. bacak kol bıyık efendime söyliyim benimle yarışıyor. üzerinize afiyet eldiven gibi sweatshirt gibi kıllarım olduğundan kollarımda bacaklarımda (?!), kendimi örnek verdim.
hizmet sektörü sıfır. ağzına sıçtıklarımının 6 bilemedin 7buçuktan sonra her dükkan market kapanıyor! bi yurdum dönercileri açık. çok güneydoğulu var diyorlarama onlarca dönerciden döner yedim, alayı çankırı, ankara, çorum vs vs iç anadolu insanı. arap ve bosnalılar da döner-pizza işine müdahil olmuşlar.

Opera şehri.. Tchaikovsky'nin Kuğu gölü balesine, Mozart'ın sihirli flüt'üne ve Lady Macbeth'e gitme şansını yakaladım şimdiye kadar. Stehplatz denilen - 3-4 euro karşılığı ayakta izlediğiniz bir bölüm olan- yerler var; öğrenci dostu. Yok ben ayakta dikilemem 2 3 saat diyorsanız 10 euro'ya balkonlardan bilet alabilirsiniz. Stephansplatz'da akşamları her köşe başında sokak sanatçıları kemanlarıyla, yan flütleriyle hatta opera sanatçıları misler gibi sesleriyle içinizi ısıtıyor. Dar sokaklarda gezerken fonda yavaş yavaş kayboluyor sesleri. Hele bir de kar yağıyorsa oh oh. İtalya'nın ara sokaklarındaymış hissine kapılırsınız.


Türkler, Yugoslavlardan sonra ikinci en büyük azınlık Avusturya'da. Yozgat, Çorum gibi Orta Anadolu şehirlerinden gelenler çoğunlukta. u-bahn'a (alaman metrosu) binince ilk duyduğunuz dil türkçe, bilemedin iki olsun. U-bahn demişken ondan da azcık söz edeyim. gavur yapıyor hacı, kazmışlar şehrin altını köstebek gibin. tramvay desem (strassenbahn, Avusturyalılar Bim diyor, sebebi "bimbimbim" diye korna (korna?) çalması. aklınıza osuram sizin) U-bahn'daki durakları bildiren amcanın sesini benimsiyor, bir emmi, bir dayı gibi, içinizden biri gibi bağrınıza basıyorsunuz. her yerde karşınıza çıkıyor bu emmi. asansöre biniyorsunuz bıdır bıdır, tramvay'a biniyorsun bikbikbik. amca öldü mü kaldı mı bilmem, onbeş yirmi senedir aynı adamın sesi yankılanıyor metrolarda orda burda seçkin bayilerde. hiç yeni hat efendime söyliyim yeni durak açmadınız mı kurmadınız mı? kursanız nolcek? nasıl seslendireceksini? gerci gavur yapıyor; bilgisayarla onla bunla senkronize ederler. neyse metro diyodum, işten cıkıp eve giderken birasını, redbull'unu, elma suyunu (en çok içilen içecek!) içip rahatlayan suratı mahkeme duvarı gibi insanların yanında3'lü sarıp karşınızda içen, önünüzde hap atan ve ağzı masmavi olan insanlarla huzur içinde ilerliyorsunuz. kimse bir şey demiyor, karışmıyor. canlarına minnet, onalra dokunmayan bin yıl yaşasın.


Alışamadım ben bu kente.. Haluk Levent'in Trabzon'a yazdığı gibi.. şaka lan alıştım eheheh bi sikim yok buralarda. 2 ay sonra sıkılmaya bile başlıyorsunuz. güneş'e hasretim, Trabzon'u aratmıyor burası, sabahları uyanamıyorum. hep sisli hep soğuk.. insanları gibi (çok fena bağlarım devam edeceğim konuya)
insanları inanılmaz soğuk, mesafeli, burnu havada.. yabancıdan nefret ediyorlar. avrupa'nın geneli için böyle diyip işin icinden sıyrılabilirim. ırkçılık, milliyetçilik yükselen değerler. ancak Viyanalılar daha bi fena. Birçok Avusturya'lı ile de konuştum bu konuyu ve Viyanalıların onlarda hazetmediklerinden yakınıyorlar.Yani Ne türklere özgü bu durum, ne diğer ülke vatandaşlarına. Viyanalı değilseniz haz etmiyorlar. Elbette Viyanalı çok cici şirin insanlar da var, genelleyemiyoruz. neyse politik yazmayayım, yüzdeler verip konuşmak isterdim hangi parti ne kadar oy almış deyu ancak Türkiye'de bu durum daha vahim olduğundan girmiyorum o konuya.

u-bahn'da kürklü kürklü teyzelerin arasında kalıyorum kimi zaman. pek seviyorlar gösterişi hacı teyzeler. Karşımda hap içen mi dersin, üçlü saran mı, koko çeken mi.. Meraklısına; legal değil satılması ama üzerinde taşıyabiliyorsun kendin için olan belli bir miktarı (kimse bilmiyor o miktarı, polisin keyfinin kahyası biliyor bir tek :)) Bu kürklü hacı teyzeler saat 10'dan sonra (22.00 buraya göre) ev partilerinin azılı düşmanları. Anında polisi ararlar 10'u 5 dakka geçince müzik hala bangır bangır ise.. Hemen hemen her ev (WG, araştırın lan az) partimizde sağolsunlar polisler de eşlik ediyorlar.

Polis ablaların maşallahı var yeminlen, 1.80 1.90'lık dudak ısırtan, tutukla beni dedirten ablalar. Polis arabasını da bu ablalar kullanıyor genelde oy ki ne oy.. U-bahn'larda da birçok bayan vatman (ne diyecez lan buna vatwoman?!) var. Taksilerde de hatrı sayılır bir kadın nüfusu (bayan değil kadın! feministler gelmesin bana sonra bağyan değil gadınız diye) çalışıyor. Pek hoş, pek naif. Viyana'da eşşek olsan yine araba kullanırsın. 30-40 km üzerine cıkılmıyor ve adım başı ışık. Kendinizi en güvende hissettiğiniz yer yaya geçitleri. allah'ım ne huzurdur, ne güvendir o yaya geçitlerinde duyduğum! milletin anasına küfretsem bir şey yapamayacaklar gibi hissediyorum orda, banka soyup oraya kaçsam polis dokanmayacak gibi. karşıdan karşıya gecerken artık sağa sola bakmamaya başlıyorsunuz geçitlerde. Çok saygılı sürücüler, çok efendi insanlar afferim takdir ettim. İlk başta ben onlara yol veriyor idim, onlar bana yol veriyor idiler sonra alıştık kaynaştık. Türkiye'deki gibi "araba bende geçerim hacı heaayt" moduna alıştığımız için alışmak zaman aldı.

Gözümü kapatıp şu anda ne zaman kendimi Viyana'da hissettim diye düşündüm, Stephansdom'un önündeki at arabalarından gelen tezek kokularıyla Viyanalı kürklü teyzelerin buram buram parfüm kokusunun karıştığı, sağınızdan solunuzdan takım elbiseli topuklu giyen iş kadınlarının bisikletle geçtiği o an!

Şimdilik benden bu kadar sevgili günlük. Birikenler çok, bir özet geçeyim dedimdi. Beni özleyin anacım.. Wiedersehen.. (bu götler Wiedersehen dediğiniz zaman Wiederschauen diyorlar ısrarla. Güney aksanı, illa vurguluyorlar. siz de zamanla bunu kullanın sempatilerini kazanın)

8 Ekim 2009 Perşembe

Vize Çıkanda

Ahanda şu an pasaportum elimde, hemi de D ve C tipi ayrı ayrı iki vize ile.. Ayrıntılar sonra; şimdi adadığım adakları kesmeye :)

3 Ekim 2009 Cumartesi

Bokumda boncuk

Ne kadar vizigot, ostrogot, germen ve habsburglu var ise kafam girsin... Ama sonra çıksın; çünkü ırkçı değilim ahahaha.. Ağzına oluk oluk sıçtığımın adamları hala vizemi vermedi ve artık sabrı taşırmayı geçirdiler..

Vize bi çıksın caddelerinizin ortalarına, şatolarınızın havuzlarına çatır çatır sıçacam, ne kadar nezih kafe varsa içinde ossuracam, ne kadar hanım hanımcık kadın kız vesayir var ise hepsini Ümraniye sapığı gibi şırınga ile kovalayacam... Yaşasın vandalizm!

Madem bokuma kadar araştırıyorsunuz, zararsız olduğuna kanaat getirince onaylıyorsanız bu vizeyi, o zararsız bokumulan süsleyecem tüm heykelleri, parkları, bahçeleri... ViziGöt oğlanları...

Neyse hacı arada olur böyle sinir krizleri... Çok sinirlendim öyle böyle değil.. Ne bilet alabiliyorum, ne ayırtabiliyorum. Ayırtınca 1 hafta oncesinden almak lazım ama rezervelerim bile düşüyor onlarca kezdir..

Ama siz durun olm... Siz kaşındınız...

16 Eylül 2009 Çarşamba

Ölme Eşşeğim ölme...

Hala beklemedeyim.. 4 ağustostan beri.. Muhtemelen sizin de 1.5 2 ay kadar surecek vizenizden cevap gelmesi. Oturma izni geç oluyor malesef. Eğer noldu ne bitti diye meraktaysanız vereceğim adreslere durumunuzu bildirir mail atın. Avusturya'ya Almanca veya İngilizce olarak derdinizi bildirin yoksa fırça yersiniz benden demesi :)

service@ma35.wien.gv.at (direk avusturya ile kontak)
ANKARA-OB@bmeia.gv.at (Ankara konsolosluğu)

18 Ağustos'ta belgelerimin Avusturya'ya yollandığını Ankara Konsolosluğundan bildirdiler. 1 Ekim'den önce Avusturya'da olurum umarım.. İnşallah.. Kısmetse.. Olurum di mi lan?!

6 Ağustos 2009 Perşembe

Erasmus- Vize Belgeleri Temini

Tek dönem kalacak arkadaşlarımız çok ballı. Ne tercümandı ne noterdi ne sabıka kaydıydı fln uğraşmıyorlar. Onların belgelerinden ziyade oturma izni alacak olan 2 dönem kalmaya hak kazanmış arkadaşların belgelerini (D vizesi) anlatmaya çalışacağım.


Öncelikle pasaport masaport teminini önceki yazılarımda anlatmıştım. Neydi; harçsız alıyorduk okuldan yazı falan filan bi göz atıverirsiniz onlara.

Pasaportun ve belgelerin kaybolma riskine dair diğer yazılarıma da bir göz attık. Şimdi burayı gönül rahatlığıyla okuyabiliriz. Evet.

Sabıka kaydınızı Adliyeden alıyorsunuz. Bir dilekçe ile başvurduktan sonra (ki Ankara'da Adliyenin alt katından yapacaksınız bu başvuruyu; bu dilekçe 1 milyon karşılığı satılıyor) kaydınızı size veriyorlar. Sıra çoooook uzun olacaktır muhtemelen. Gözünüz korkmasın en fazla yarım saate alırsınız.

İkametgahınızı da dilerseniz muhtarınızdan dilerseniz nüfus müdürlüğünden alın. Benim ikametim 2 yerde görünüyordu; birincil ikametim Trabzon'da idi. Ne olur ne olmaz Ankara'yı ilk ikametim yaptım. Sizin de böyle bir durumunuz var ise nüfus idaresinden ücretsiz olarak ikametinizi muhtarınızdan aldığınız bir yazı ile değiştirebilirsiniz.

Nüfus cüzdanı örneğinizi de muhtardan alabilirsiniz. Bir taşla iki kuş. Gördüğünüz gibi çok fazla uğraştıran bir iş değil.

Bu üç belgeyi alır almaz bir yeminli tercüman buluyoruz.

Ucuza Yeminli tercüman arayan arkadaşlara
Konur Sokak'ta bulunan kendi tercümanımın telefonunu vereyim. 4-5 büro gezdim en ucuz fiyatta olan bu idi. Sayfa başına 10 liradan 30 liraya hallettim işimi ;)

D-B Sistem Tercüme: 0312 418 72 49


Ardından notere 160 milyon bayılıyorsunuz bu kağıtları onaylatmak için (ikamet-nüfus örneği-sabıka kaydı).

Adliyeye muhtara falan filan verdiğiniz paralar ile birlikte bu kısmı 200-220 milyona halledebilirsiniz.

Finito. En belalı kısmı bitirdik. Sağlık raporu gibi bir bela geliyor şimdi. Bu raporu www.iks.com 'dan indirirseniz, yeminli tercümesi istenmemekte. Ordaki belgenin yarısı almanca, yarısı türkçe.

Ancak bu belgeyi indirince göreceksiniz ki ebesinin nikahı kadar test ve aşı isteniyor. Bunları ancak hıfzısıhha'da yahut tam teşekküllü bir hastanede yaptırabilirsiniz. Ankara'daki çoğu özel hastane bu istenenlerin tümünü birden yapamıyor. Yani harbici olarak yapmaya kalkarsanız hem size çok pahalıya patlayacak olan, hem de uzun sürecek olan bir işlem bu.

Eeee ama burası Türkiye ve çareler tükenmiyor. Ehliyet için saglık raporu veren poliklinik yahut saglık ocaklarına gidip durumunuzu anlatırsanız 20 25 milyon civarında bir ücret karşılığı mis gibi kaşelerini basıyorlar. Kınıyoruz onları ama seviyoruz...

En sonunda tüm belgelerimizin 1'er nüsha fotokopisini aldıktan sonra işimiz tamam. Çağrı merkezinden 2 fotokopi deniyor; bir nüshası da sizde kalsın diye. Yoksa orjinalini ve 1 fotokopisini konsolosluğa bırakıyorsunuz. Aslı Avusturya'ya gidiyor, fotokopisi ise başvurduğunuz konsoloslukta kalıyor ;)

Bir önceki yazımda bahsettiğim Form konusuna da göz atarsanız hiçbir derdiniz kalmıyor..

Gördüğünüz gibi tüm belaları çözümledik savuşturduk. Sağlık sigortasını zaten vizeniz onaylandıktan sonra yapacağınız için o sorundan hiç bahsetmedim bile...

Umarım kafanızdaki soru işaretlerinin cevabı olabilmiştir bu rehber yazım... Herhangi bir eksiklik var ise mail ile bana ulaşın canlar... Hepinize stressiz, kolay bir vize dönemi diliyore, kocaman öpüyore ;)

Gelen sorular üzerine düzeltme/ekleme: Dil bildiğinize dair bir belge göstermeniz belirtilmiş ama böyle bir zorunluluğu yok. Konsolosluktan da talep edilmiyor. Ayrıca okuldan almış olduğunuz burs belgesinde aylık 500 Euro alcağınız belirtilmiş ise Konsolosluk ek olarak bir gelir göstermenizi istemiyor. Çünkü 24 yaş ve altı için aylık 480 Euro gelir zorunluluğunu aşmanız için yeterli oluyor ;)

Erasmus - Avusturya Vize Başvurusu


Birazcık gecikmeli de olsa vize başvuru maceramı anlatmak için yine sizlere koştum canolar. Gözünüzde çok korkutacak bir şeyi yok bu vize belasının. El ele verdik miydi teheey...

Evet geçtiğimiz günlerde Ankara Konsolosluğundan vize başvurumu yapmış bulunmaktayım vatana millete hayırlı, Avrupalılara geçmiş olsun :)

Hemencecik lafa giriyorum ve call center'ın nasıl canlar yaktığından, doğru bilinen yanlışlardan bahsetmek istiyorum sizlere.

Efendim şimdi belgelerimizi hazırladık. Tek dönemlik Erasmus öğrencisi olacaksak bize Shengen vizesi verecekler. Bazı arkadaşlara Form-8 denmiş Call Center'dan. Ancak Ankara Konsolosluğunda bu formu doldurup gelen arkadaşları güzel bir sürpriz bekliyor olacak. Başka bir form verip bunu doldurmanızı isteyecekler. O yüzden call center'dan ziyade imkanınız varsa önceden konsolosluğa gidip (haftaiçi 9-12 arası) memura durumunuzu anlatıp gereken formu temin edin.

Benim gibi D vizesi (oturma izni) alacaklar rahat olsunlar, arkalarına yaslansınlar. Form 10'u önceden isteyip doldurup bir adet fotokopisini alsınlar. Benim gibi randevudan yarım saat önce gidip saf gibi formu elinize alırsanız safi almanca olan belgeye bön bön bakarsınız. Mümkün olduğunca erken temin edin bu formu. Her yeri de doldurulmuyor sakin olun. "Ulan bu 11 sayfa ben napcam sıçtım" demeyin, hemen hepsine sadece "Ankara - Tarih - İmza" atıp geçeceksiniz. Orada kapıya gelen memurdan yardım isteyebilirsiniz ancak başı bayağı kalabalık olacağından diğer erasmuslardan yahut almanca bilen gurbetçilerden yardım isteyebilirsiniz. Başvurunun en bok püsür uğraştıran kısmı buydu zannımca.

Belgeye fotoğrafınızı yapıştırıp, fotoğrafın yanındaki büyük boşluğa ve her sayfanın sağ alt kısmına da imzanızı atıp fotokopisini çektikten sonra 80 euro ile içeri giriyorsunuz. Yine size gelen bilgilendirme mail'i ve call center lanetinde belirtildiği gibi bankaya yatırmanıza gerek yok, gayet elden veriyorsunuz görevliye belgeleriniz ile birlikte.

Yalnız tüm belgelerin aslını ve fotokopilerini gitmeden ayırın. Sizden o şekilde istenecek. Orada düzenlemeye kalktığınızda eliniz ayağınıza dolanır ve belgeler birbirine girer. Sakın ama sakın KABUL MEKTUBUNUZUN ASLINI VERMEYIN. Onun da fotokopisini verin. Zaten memur da size bunu belirtecektir; Avusturya'da lazım olacak deyu.

Sağlık raporu kan getirmişti benden ama görevli sağlık raporunu pek dert etmedi. Ama Sizden istenebilir de. Sonra vay efendim bana böyle dendiydi demeyin. Yanınızda götürün ne olur ne olmaz. İstanbuldan başvuran arkadaşımdan da istenmemiş. Ek bilgi :)

Yanınızda cep telefonu vs götürmemeniz zaten size tembihleniyor çağrı merkezinden de. Unutup yanınıza aldıysanız panik yapmayın. Orda emanet dolapları var. Güvenlik görevlisine mırın kırın yaparsanız telefonunuz kapalı olmak şartıyla yanınızda bile sokabilirsiniz.

Daha önceki yazılarımda 2 dönem kalacak öğrencilerden istenen belgeleri (oturma izni için) yazmıştım. Bu sefer de tek donemlik Au pair denilen burslu ogrencilerden shengen vizesi icin istenenleri yazıyorum. Hadi yine iyisiniz lan :D


> 1. [ ] Müracaat şahsen yapılmalıdır.
> 2. [ ] İmzalanmış, OTURMA İZNİ İSTİSNA ÇALIŞAN vize başvuru Formu aslı ve Fotokopi (Form8) (burda form 8 denmiş ama Ankara konsolosluğunda sorun oldu bazı Erasmusçulara. Konsolosluktan başka form verdiler)
> 3. [ ] 2 adet yeni çekilmiş biometrik vesikalık fotoğraf
> 4. [ ] En az 6 ay geçerli olan imzalanmış pasaport.
> 5. [ ] Pasaportun 2., 3., 60., geçerlilik süresi gösteren sayfa ve Vizeler sayfalarının fotokopileri
> 6. [ ] Avusturya daki konaklama şeklinin belgelenmesi gerekmektedir.(Kira sözleşmesi,Yurt kayıdı)Aslı veFot
> 7. [ ] Seyahat ve sağlık sigortası poliçesi aslı. Poliçe vize onaylandıktan sonra sunulmalıdır.
> 8. [ ] Emniyetten, eski pasaport bilgilerini içeren / eski pasaportunuz olmadığına dair Pasaport protokolü
> 9. [ ] Learning Agreement, ders kayıt formunuz, Avusturyadaki ve Türkiyedeki üniversitelerden onaylı olmalı
> 10. [ ] Geçimini sağladığına dair İş ve Malvarlığı belgeleri aslı ve 2 fotokopi
> 11. [ ] Avusturyadaki Üniversitenin Erasmus programına kabul belgesi aslı ve fotokopisi
> 12. [ ] Burs belgesi aslı ve fotokopisi
> 13. [ ] Muhtardan İkametgah belgesi aslı ve fotokopisi
> 14. [ ] Nüfus cüzdan aslı ve fotokopisi
> 15. [ ] Burs tutarından kalan kısım için,banka hesabı açılması, SWIFT dekontu ile belgelenmelidir.
> 16. [ ] Yeni tarihli Öğrenci belgesi aslı ve fotokopisi
> 17. [ ] ÖNEMLİ: Hiçbir evrağın, TERCÜMESİ gerekmemektedir...!!!

Hiç birinin tercümesi istenmediğinden kafadan 250 milyon civarı karda bu arkadaşlar. Yeminli tercümandı noterdi bilmem neydi bizi bayağı bir yoldular.

Belgeleri nasıl nerden temin edeceğinize dair tüyoları önümüzdeki yazıda belirteceğim... Beni özleyin anacım...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Erasmus Vize Belgeleri - Kaybolma Riski


Evet canlar yine yeni yeniden beraberiz.. Bugün hayatımın yusufunu yaşadıktan sonra hemmencecik sizlerle paylaşayım, siz de bu yusufu tatmayın dedimdi.

Bugün tüm belgelerimi eksiksiz tamamlayıp, fotokopilerini cekmek icin evden cıkınca yolda pasaportumu düşürüp kaybettim!!! evet bildiğiniz kaybettim. "Hayatta düşürmem, kaybetmem, zaten belgelerim hep evde orda burda ötede beride" demeyin! vallahi oldu mu oluyor. Hem de vize başvurum YARIN!

Neyse efenim allahtan ileri görüşlü, tedbirli, sevimli, zeki, çevik ve ahlaklı biriyim de, pasaportun içine telefon numaramı bir post-it ile iliştirmiştim ehehe :)) 1 saat sonra telefon ettiler. Sağolsun bir garson bulmuş onların dükkanının önünde düşürmüşüm. Oturup yemek yiyip bahşiş bırakmak istedim ama son paramı biyometrik fotoğraf için harcadığımdan kelli onu da yapamadım. Boynuna sarılıp, öpüp koklamamla yetindi.. Adam olana fazladır bile bunlar aslında bakmayın ;)

Aynı şekilde vize veya diğer şeyler için gerekli belgelerinizi muhafaza ettiğiniz dosyanızın da bir kenarına iletişim bilgilerinizi iliştirmeniz çok çok yararlı olacaktır size emin olun. Mesela benim dosyamın kenarındaki beyaz uzun ince kağıda Türkiye'de bulunması halinde nereye gönderileceğini ve nerenin aranacağı; Avusturya'da bulunması halinde nereye gönderileceğini yazdım (TU'nun International Relations Office adresi) Tedbiri elden bırakmayın, aylarca uğraş verdiğiniz, zar zor elde ettiğiniz bu şans elinizden kayıp gitmesin..

Bu da benden nacizane bir tavsiyedir.. Yusuflardan uzak bir vize süreci diliyorum bebişler hepinize...

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Erasmus - Vize için Gerekli Belgeler

Evet canlarım, pembişlerim.. yine yeni yeniden, yepisyeni, dimağ açıcı bilgilerle karşınızdayım :)

Dün çağrı merkezini arayıp randevumu aldım. Dilerseniz az laf çok iş diyip direk bilgilendirme safhasına geçelim.

Öncelikle; konsoloslukların artık randevu usulüyle çalıştığını söylemekle başlıyor ve bu randevuyu telefon ile alacağınızı söyleyerek devam ediyorum. Elbette bir para istiyor gavurlar bizden bu telefonla randevu alma hizmeti için. Of puf ederek bu parayı yatıracağız. "vay efendim benim evim Ankara'da / İstanbul'da konsolosluğun dibinde gidip sorarım ben eheheh ne gerek var la" demeyin. Bi akıllı siz değilsiniz, ben de dedim hatta yüzsüz gibi kapılarına gittim sordum, yüzlerine dedim "Ne gerek var laa" diye :) Yapmayın, rezalet ehehe..

Paşa paşa bir İş Bankası Şubesi'ne gidiyoruz. Avusturya Konsolosluğu'na, PIN numarası almak için para yatıracağımızı belirtiyoruz. Görevli bize "Randevu için mi, kısa süreli başvuru mu, uzun sureli başvuru mu" diye soracak, siz de randevu için diyeceksiniz ve 30.5 TL ücretinizi verip, kağıdınızı alacaksınız. Kağıdınızın en altında bir PIN numarası ve telefon numarası olacak..

PIN Numaranız ile belirtilen telefon numarasını, parayı yatırdıktan 1 gün sonra arıyoruz. Bu konuşma biraz uzun süreceğinden (benimki 40 dakika sürdü) cep telefonu yerine sabit hatlı bir telefondan (ev,iş) aramanızı tavsiye ederim. (şarj, kontör bitmesi, hat kesilmesi vs) Belirtilen PIN Numarası ile bir kereliğine randevu icin başvurabiliyorsunuz, bunu unutmayın. Bu yüzden aklınızdaki tüm soruları bir kağıda not edin, yetkiliye hepsini sorun.

Ha soramadınız, unuttunuz sonra aklınıza geldi. Danışmak için bir PIN kodu daha almanıza gerek yok. Verilen telefonu arayıp dilediğinizi tekrar sorabilirsiniz ancak dediğim gibi randevu için ise tekrar PIN almanız gerekecek.

Sabit hatlı telefondan numarayı çevirdik. Hattaki abla konuştukça konuşacak ama siz "randevu almak için X'i tuşlayın" dediği numarayı tuşlayacaksınız. Anneye anlatır gibi basite indirgeyip eblek eblek anlatıyorum, ne olur ne olmaz :D Sonra operatöre bağlanacaksınız. Rahat olun, size yöneltilen soruları cevaplayın ve görevli ne tür vize alacağınıza karar verdikten sonra, o vize için konsolosluğun istediği belgeleri sayacak. Bunları not alın. Ancak "yazamadım, acaba yanlış mı yazdım" diye üzülmeyin zira mail adresinize bu listeyi yollayacaklar. Gördüğünüz an çok sevineceksiniz :)

Ahanda bana gönderilen mail. Aynen iletiyorum. Kendisi D sınıfı vize için istenilenleri içermektedir. Tek dönemlik Erasmus öğrencilerine B veya C veriyorlar sanırım. Onun belgelerinde ise ikametgah yerine uçak bileti, learning agreement ve student information gibi ekstradan istenen belgeler var. Ayrıntıları görevli size iletecektir.

Sn. Başvuru Sahibi, Aşağıda Çağrı Merkezimiz aracılığı ile yaptığınız Avusturya Büyükelçiliği/Başkonsolosluğu vize başvurusu ile ilgili randevu detayları ve randevu esnasında yanınızda götürmeniz gereken evraklar bulunmaktadır.

Ad : ANIL
Soyad : TANRIVERDI
Pasaport No : ....
Başvuru Yeri : ANKARA
Vize Tipi : Dil Kursu/Ogrenci 3 Ay Ustu
Randevu Tarihi : 04.08.2009 10:30
Pin No : .....

1. [ ] Müracaat şahsen yapılmalıdır.

2. [ ] Reşit kişiler için 80 Euro, reşit olmayanlar için 50 Euro başvuru ücreti ödenmelidir.

3. [ ] İmzalanmış, OTURMA İZNİ ÜNİVERSİTE vize başvuru Formu aslı ve 2 Fotokopi (Form10)

4. [ ] 2 adet yeni çekilmiş biometrik vesikalık fotoğraf

5. [ ] En az 6 ay geçerli olan imzalanmış pasaport.

6. [ ] Pasaportun 2., 3., 60., geçerlilik süresi gösteren sayfa ve Vizeler sayfalarının fotokopileri

7. [ ] Avusturya daki konaklama şeklinin belgelenmesi gerekmekte.(Kira sözleşmesi,Yurt kayıdı)Aslı ve 2Fotokopisi

8. [ ] Seyahat ve sağlık sigortası. Poliçe vize onaylandıktan sonra sunulmalıdır.

9. [ ] Yabancı dil biliyorsanız bunu kanıtlayan evrakların aslı ve 2 fotokopisi

10. [ ] 1 aydan eski olmayan Sabıka kayıdı, Tercümesi ve Noter tasdiği asıl ve 2 fotokopisi.

11. [ ] İkametgah Belgesi aslı, Yeminli tercümandan Almanca tercümesi ve Noter tasdiği asıl ve 2 fotokopisi.

12. [ ] Nüfus cüzdan sureti aslı, Yeminli tercümandan Almanca tercümesi ve Noter tasdiği asıl ve 2 fotokopisi

13. [ ] Sağlık raporu aslı ve 2 fotokopisi

14. [ ] Varsa Burs Belgesi aslı ve 2 fotokopisi

15. [ ] Üniversitenin veya Yüksek Okulun veya Fakültesinden kabul belgesi aslı ve 2 fotokopisi.


Uyarı :Lütfen randevu saatinizden 20 dakika önce vize bölümünün kapısında olunuz. Elciliğe sadece başvuru sahibi giriş yapabilir, bu nedenden dolayı lütfen yanınızda refakatcı getirmeyiniz.

Başvuruya gelirken lütfen başvuru için gerekli tüm evrakları getiriniz. Başvuru esnasında evraklarınızdan Ankara bölgesinde ikamet etmediğiniz tespit edilir ise başvuruda bulunamazsınız, ikamet ilinze ait Konsolosluğa yönlendirilirsiniz. Size belirttiğimiz başvuru evrakları Ankara Avusturya Büyükelciliği tarafından istenilen genel başvuru evraklarıdır.

Elcilikteki vize görevlisi sizden herzaman ek evrak isteme hakkına sahibtir. Cep telefonları, büyük cantalar, Laptop vize bölümüne kabul edilemez ve başvuru esnasında oraya bırakılamaz.

Avusturya Ankara Büyükelçiliği ise tüm vize ücretlerinin bankaya yatırılmasını istemektedir. Aksi takdirde başvurular geri çevrilecektir. Vize Ücreti, İş Bankası şb'lerinden, Avusturya Vize Ücreti olarak yatırılmalıdır.En az 3 iş günü önce yatırılmış olmalıdır.

Vize ücret dekontu mutlaka, başvuru sahibinin adına yatırılmış olmalıdır. Avusturya Istanbul Başkonsolosluğu Schengen Vizelerinde Vize ücretlerini nakit olarak elden kabul etmektedir.


Benden şimdilik bu kadar canlar. Hepimize kolay gelsin.. :)

12 Temmuz 2009 Pazar

TroubleZone'a Veda


Pılımı pırtımı topladım... Binbir emek vererek 3 yılda dekore ettiğim odamı 3 koliye sığdırıp, western filmlerindeki çalı çırpı misali ortalıkta uçuşan toz yumaklarını saymassak bomboş olan odanın göbeğine tüm duvarlara eşit mesafede oturdum.. Bomboş odada parmağımla sevişen klavye tuşlarının şehvet dolu sesleri yankılanıyor.. Kucağımda dibi ütü gibi ısınmış olan laptop, sağ tarafımda ekrana bakarken bile uzanıp alabileceğim mesafedeki ılık kahvem..  Fonda Billy Joel'in sesi ince ince işliyor ruhuma "When will you realise? Vienna waits for you"... Ve Yaşar Kemal ağlıyor sanki hissediyorum "Nolur daha fazla betimleme yapma" deyu :D

Sahi ne zaman farkına varacağımın farkına varmadığımı farkettim. Halbüsü bavullarımı bile hep orayı düşünerek tıka basa doldurdum ettim kabanıydı, eldiveniydi efendime söyliyim içlik donuydu (:D).. Masaüstü arkaplanımda bile (görmemişler gibi ehehe) Avrupa haritası varken, gitmeyi hayal ettiğim yerler işaretlenmişken hala "farkına" varamamıştım bu ciddi değişimin, ciddi ciddi bu şehri, bu ülkeyi 1 seneliğine de olsa terk edişimin.. 

TroubleZone der metropolden gelen öğrenciler Trabzon'a.. Ya da en azından ben öyle diyorum, siz de demiyorsanız artık bundan gayrı deyin.. Ne kadar saysak da, sövsek de giderken hüzünleneceğimi düşünürdüm.. Yanılmışım.. Tek buruk anı, döndüğümde mezuniyeti kaçıracak olmam olabilirdi ama üniversite mezuniyeti asla bir lise mezuniyeti gibi olmuyor, heyecanla beklenmiyor.. Kimse ümitlenmesin "vay efendim şöyle müthiş mezuniyet böyle kral mezuniyet" diye.. Üniversitenin sonlarına doğru herkes kendi derdine düştüğünden yalan dolan üniversite arkadaşlıkları daha bir yüzünüze yüzünüze çarpıyor.. Anadan üryan tek başınıza sınavlara gidip gelirken, tek başınıza çalışırken daha iyi anlıyorsunuz bunu.. Sürü psikolojisinin dibine vurulan ilk 2 senenin ardından 3. sene darmadağın olan arkadaş gruplarının ardından böyle düşünüyorum belki de..

Velhasıl Trabzon'dan çıkışım temelli olmasa da, okulumu Viyana'ya gidişimden ötürü -hiç pişman olmadığım bir sebepten- uzatacak olsam da bir sevinç var içimde.. İlk öpücüğe yeltenen bir aceminin, dur durak bilmeyen kalp atışı nezdinde olmasa da, yazın ilk magnumunu yiyen insan evladı kadar heyecanlıyım. Hele ki Ankara'da karara bağlanıp belirlenmeye çalışılan belirsizlikler de acı acı bana sırıtırken..

İşte gidiyorum TroubleZone; bir şey demeden.. Döndüğümde beni pek özlemiş olma zira ben seni pek özlemiycem bebişim, sonra hayalkırıklığına uğrarsın neme lazım..

Elveda bir daha göremeyeceğim, beni görmek için çaba sarfetmeyen güzide sınıf arkadaşlarım.. 4 senede bitiremeyen gudikler, size değil lafım ehehe kodumun tembelleri :D

Merak edenler olabilir: EVET odam kare.. Öperim ballarınızı..

10 Temmuz 2009 Cuma

Erasmus- Şimdiye Dek Neler Yapmışız?!

Efenim şimdi resmi anlamda bir Erasmus öğrencisi olana kadar başımızdan neler geçmiş, üniversiteden üniversiteye farklılık gösterebilen konuların üzerinde pek durmadan,sizleri de sıkmadan bi bakalım ibret-i alem için:

Yazılı sınav, dinleme sınavı ve sözlü mülakat.. Pek tabi barajlar ve uygulanış biçimi okuldan okula değişiyor.

Hadi bunlardan başarılı oldunuz diyelim. %50 bu sınavlar toplamı, %50 akademik ortalamanız bir şekilde alınıp, puanlarınız toplanıp listede koyun gibi baştan aşağı sıralandınız, tercih ettiğiniz üniversitelere yerleştirildiniz. Diyelim ki anlaşmanız olan ve tercihlerinizde yer verdiğiniz halde istediğiniz bir üniversite yerine başka bir üniversiteye yerleştiniz. Üzülmüyoruz. O üniversiteye giden arkadaşları buluyoruz, sizin üniversitenize gelmek isteyen var mıymış öğreniyoruz. Eğer var ise bunu hemen ofisimize bildiriyoruz ve "şartlı değiş-tokuş" gibisinden adını tamamen şu an uydurduğum bir sistem ile ikiniz de mutlu mesut üniversitelerinizi takas edebiliyorsunuz. Bunun da belirli bir başvuru süresi var, ayrıntılı bilgiyi ofisinizden edininiz. Hep armut piş ağzıma düş olmaz öyle.

Dil yeteneğiniz yeterli görülmediğinden yahut dil yeteneğiniz yeterli ancak puanınız diğerlerinden düşük olduğundan kelli yedek olarak mı görünüyorsunuz? O zaman ulusal ajanstan üniversitenize gelecek hibenin yüksek olması için dua etmeye, oraya buraya adak adayıp paçavra bağlamaya başlayın. Çünkü hibenin fazla olması durumunda -eğer dış ilişkiler sorumlunuz da yapıcı, olumlu biriyse- siz de gidebilirsiniz. O yüzden napıyoruz, üzülmüyoruz.

Kısa tutayım diyorum ama mütemadiyen çenem düşüyor. Neyse sevinç çığlıkları atmayıp normal bir şekilde karşıladıysanız kazandığınız haberini, hemen soğukkanlılıkla gerekli belgeleri hazırlamaya başlıyoruz.

Şimdi burdan "şundan 3 nüsha bundan 5 tutam" tarzı yemek tarifi gibi belge anlatmaya kalkmak ne size bir şey katar, ne bana bi zevk verir. Her üniversitenin talepleri farklı olduğundan o kısmı size bırakıyorum. Ha ama derseniz ki "bi örnek olsaydı çok süper olurdu be hafız", kendi üniversitemin (Karadeniz Teknik Üniversitesi) bize sunduğu bir şöyle bir "checklist" var, http://ofinaf.ktu.edu.tr/dosyalar/checklist.doc

Renkli çıktı istediklerinden size bayağı tuzluya mal olabilir bu hazırlık safhası. Nacizane tavsiyelerim ise mümkün olduğunca çıktı almadan önce defalarca kontrol edin her bir belgenizi. Çünkü en ufak bir hataya bile müsamma göstermiyorlar (en azından KTÜ için-ki inanıyorum diğer ofislerde böyledir) Her kağıttan da en az 3'er nüsha alacağınız için ufak bi hata size bayağı pahalıya patlar.

Bunları allem edip kallem edip hazırlıyoruz. Final döneminde herkes ders çalışırken biz harıl hurul imza için bi öteye bi beriye koşturacağız o sıcakta. Buna şimdiden kendinizi hazırlayın. Kimse -hele ki ben- bu işin kolay olduğunu size garanti etmiyoruz.

Hazırlarken yurdum devlet dairesinin memurlarının nasıl rahat, nasıl vurdumduymaz, nasıl yerinde bulunması ve ulaşılması imkansız olduğu örneklerine rastlayacağız, yılmayacağız, alttan alacağız, bazen tutamayıp bağıracağız (yapmayın), bazen çok sevinip kendimizi tutamayıp öpeceğiz (yapmayın!!). Ama her türlü olumsuzluğa karşın değeceğini düşünüp, görceğiniz/görmeyi düşündüğünüz, hayallerinizdeki yerlerin fotoğraflarını yanınızda taşıyın. Gerekirse çıkarın ona bakın, güç toplayın. Ben yapmadım ama fena fikir değilmiş lan. Bi red light district falan fotosu olaydı cebimde ben o kadar sinirlenir miydim ehehe :D

Geldik pasaport işlemine.. Eğer sadece bir dönemlik Erasmus öğrencisi olacaksanız 1 yıllık, iki dönemlik Erasmus öğrencisi olacaksanız 2 yıllık pasaport almanızı öneririm, hatta emrederim :) herhangi bir sıkıntıda yahut uzatma talebinizde de sorun olmaması icin bu yöntem en iyisi. Yani napıyoruz, kalcağımız sürenin iki katı kadar geçerli bir pasaport alıyoruz.

Pasaport için harç bedeli sakın ödemeyin! Bazı arkadaşlarım gidip bayılmışlar 300 müçyüz milyonları. Okulunuzun öğrenci işlerine Erasmus öğrencisi olduğunuzu ve 1/2 yıllık harçsız pasaport almanız gerektiğine dair durumunuzu belirtir bir dilekçe ile başvurun. Size takriben ertesi gün yahut 2 gün sonra bir belge hazırlayıp vericeklerdir. Bu öğrenci işlerinden aldığınız belge ile Emniyet Müdürlüğü'ne gidip, 90 milyon gibi bir pasaport parasını yatırdıktan sonra bulunduğunuz şehrin büyüklüğü ile ters orantılı bir süre içinde (Trabzon'da aynı gün içinde) Lacivert pasaportunuz elinizde olacaktır. Çoğu ülke arka fon beyaz fotoğraf tercih eder aklınızda bulunsun. Avusturya Konsolosluğu öyle istiyor en azından.

Şimdi "benim yeşil pasaportum var ki ehehe" diye artistik yapan gudikler olacaktır. Malesef yeşil pasaport sahipleri de gidip paşa paşa bir gri yahut lacivert pasaport almak zorundalar çünkü 3 aydan fazla süreli yurtdışına çıkışlarda yeşil pasaport kullanılamıyor. Aklınızda bulunsun sonra vay beni uyarmadılar, vay duymadım yok. Kızarım..

En önemli kısımların başını çeken ACCOMODATION durumu. Yani konaklama, barınacak yer: Vize alabilmeniz için en önemli kriterlerin başını çeken bu durum için tavsiyem hangi üniversiteyi kazandığınızı öğrenir öğrenmez yurtları ve o ülkenin/şehrin coğrafyasını, kültürünü, okulunuzun şehirdeki yerini araştırmaya başlamanız. Avusturya'da özellikle Viyana'daki üniversiteler Erasmus öğrencilerine yurt ayarlamak işine hiç bulaşmıyorlar. Yurt ayarlamak konusunda tamamen yalnızsınız. Ha niye yurt diye dikte ediyorsam o da ayrı mevzu. Dilerseniz flat tutarsınız, apartman dairesi tutarsınız. Ama unutmayın ki bu daire sahipleri sizinle illaki yüzyüze görüşmek istiyorlar, en azından benimle ve birkaç yabancı arkadaşımla görüşmek istediler, yani olay Türklere özgü de değil onu vurgulamaya çalışıyorum :) Bu daireleri tutmak isteyenler ise kira kontratı vs gibi belgeleri konsolosluğa getirmek gibi daha kasvetli işlerle uğraşacaklar o yüzden en temizi "dormitory accomodation". Oh mis.

Viyana'da birsürü yurt var. Açıkta kalırım diye korkmanıza, telaşlanmanıza mahal yok. Elbette fiyatları birazcık tuzlu ama iyi araştırırsanız uygun fiyatlı yurtlar da bulabilirsiniz. Bunlar birazcık okulunuza uzak olabilir, ulaşım hiç dert olmadığından bu da dert edilcek bi durum değil zannımca. Yahut okulunuzun dibinde bile olsa (home4students yurtları, neudeggergasse, führichgasse gibi araştırırsanız görürsünüz) ucuz olabilen yurtlar vardır. Allah Allah demeden önce bi depozito miktarını sorun. O zaman "Hmmmm" diceksinizdir. Yurt araştırırken en büyük kankiniz, olmazsa olmazınız sağ kolunuz http://maps.google.com/ olacaktır. Şimdiden bi girin haşır neşir olun bence.

Hadi yurdumuzu beğendik, dikkat ediyoruz banyosu tuvaleti ortak mı durumu nedir, mutfak var mı, çamaşırhane var mı? hepsini bir liste yapın. Sonra "vay anam buranın mutfağı yokmuş, ocağı da yokmuş" demeyin. Ocağınıza incir ağacı dikilir yeminlen :) Öncelikleriniz nelerse ona göre bir yurt seçin. Nacizane yine tavsiyem, parayı lüks bir yurda vereceğinize orta halli bi yerde kalıp geri kalanını gezip tozmak içmek sıçmak için harcayın ;)

Ek bilgi: Tüm yurtlar depozito istiyor . Miktarını bir mail ile yetkililere sorun. Home4students gibi her yetkilinin farklı ücret verdiği oluşumlar olduğu gibi ÖAD gibi her şeyi net olan kuruluşlar da var. Fikir olması için söyleyeyim, ÖAD 600 Euro depozitonuzu yatırdıktan sonra sizi kaale alıyor ve paranız yattıktan 3-4 hafta sonra odanızı ve yurdunuzu belirliyen bir mail atıyor size. Tabi vizede kullanmak icin bir form lazım size. Yine güzel bir dille yetkililere avrupa vatandaşı olmadığınızı ve vize işlemleriniz icin size bir accomodation form gerektiğiniz söylediğiniz takdirde size gerekli belgeleri yollayacaklardır.

Genel olarak, düşündüğünüzden de fazla sayıda mailleşeceksiniz, belki de hayatınızda mailleştiniğiniz toplam sayıya denk gelir bu 3-4 aylık süreç. Her işlemi e-mail ile gerçekleştiriyorlar. unutmayın :) tatlı dil kullanın ama ingilizce biliyorum teheeyt diye cok fazla da yalaka cümleler kullanmayın. Net olun, formal olun.

Evet yurtların hepsini internetten araştıracaksınız, size birkaç link veriyor ve kaçıyorum. Malum düğün mevsimi, davetliyiz. Herkes evleniyor laa hormonlar tavan :D

http://www.housing.oead.at/
http://www.akademikerhilfe.at/
http://www.home4students.at/
http://www.wihast.at/

Vize işlemleri sırasında sıyırmaz isem yine zihin açıcı, vizyon genişletici bilgilerle sizlerle olacağım. Beni özleyin pembişlerim :)

9 Temmuz 2009 Perşembe

Erasmus - Siftah

Merhaba ey blog alemi ve onun yalpakları :)

Facebook mezalimine ne kadar direndiysem, kendimi kaptırmamak için ne kadar çırpındıysam, inanın blog işkencesine de kendimi kaptırmamak için o kadar direndimdi.. valla bak, yeminle lan.. ama heyhat işte gel gör ki bi' yerden sonra koyuverdim o derece de kaypak bir adamım.

Her neyse ne diyoduk. evet blog ahahaha öncelikle durum raporu verip bu göynümden temiz bilogu neden oluşturduğuma bir açıklık getirmek, tarihe bir not düşmek istiyorum. ya da istemiyorum. size ne ulan :D

Şimdi efenim Erasmus diye bi' amcamız var bilirsiniz sağolsun Avrupa'da kaynaşma, bilim ve kültür alışverişi için, insanlık barışı için kendini adıyan, hümanizmin kurucularından kabul edilen Hollandalı bir zat. Gelin görün ki bu amcamız şu an kendi adını alan Erasmus öğrenci değişim programının "koklaşma, yozlaşma, sıçana kadar içme, tekrar içebilene kadar sıçma" durumundan ibaret olduğunu görse insanlığımıza, humanbeing olmamıza bakmadan yeminle süratımıza tükürürdü. Anladınız mevzuyu yavaştan, evet afarım.

Velhasıl yamulmuyorsam Osmanlı'da da 2. Mahmut ile ilk kez yurtdışına eğitim amaçlı öğrenciler gönderilmeye başlanmış, o günlerden teee bugünün Türkiye günlerine kadar da bu öğrenciler yurtdışına gidip yemiş, içmiş, sıçmış, semirmiş gelmiş. Hiç dememişler ki "ulan gönderiyoruz da hep Batının ahlaksızlığını alıyor bunlar, hep lan hep"

Evet pembişlerim... Şahsım, bendeniz, bizzat Viyana'da Erasmus öğrencisi olabilme gibi bir şansı elde etmiş bulunmaktayım. Nasıl narsist, nasıl görmemiş bir insan olduğumu da blog başlığını yazarken içimdeki lümpene dur diyemememden anladınız zati, orayı geçiyorum.

Şaka bi tarafa, şu an Avrupa ile ilgili elbet yüzlerce milyonlarca hayal bile edemeyeceğim/edemeyeceğiniz hayaller içindeyim. (hayal edemeyeceğim hayaller... Hımmm..) Oraya gittiğim vakit efendime söyliyim bir "Evliya Çelebi" edalarıyla bir günlük tutmayı planlıyorum. Bu sanal aleme de birkaç bişicikler çizırttırırsam sadece kendim cancağızım değil, diğer tüm Erasmus adayları, Erasmus hayaliyle yanıp tutuşanlar yahut sadece benim hayalimle yanıp.. öhmm.. neyse yani herkeşler faydalanır deyu düşünüp, benim cektigim sıkıntıları onlar da çekmesinler diye böyle bir bilgi deposu, bir başucu kaynağı mahiyetinde, e gençlerin de anlayacağı dilde bi' blog yazayım bari la elime mi yapışır dedim.

Çünkü Erasmus'u hasbelkader kazanmanız sonucu ülkemizde bilgilendirme namına pek bir nane olmadığını, altyapının çok eksik olduğu gerçeği tokat gibi yüzünüze çarpacak.

Umarım burada yazacaklarım, biraz olsun kafanızdaki soru işaretlerini giderebilir. Biraz olsun ne demek lan hepsini giderecek işte, başçavuşun eşşeee mi yazıyo burda?

Şimdi DAAAAĞILIN LAN :)